Translator

Wednesday, June 27, 2012

Kanadı Sakat Kuzgun 2

  Bir kaç gün önce Kanadı Sakat Kuzgun başlık ilk yazımda ilgili kurumların ilgisizliğinde bahsetmiştim. İşin peşini bırakmadım. İzmir Sasalı Doğal Yaşam Parkı'ndan yardım istedim. İlgili kişiler mesajı haftasonu alması nedeniyle yani süreyi saymazsak bir gün sora bana cevap verdiler. İzmir Orman Müdürlüğü'nün ilgi numarasını verdiler. Orası ile iletişime geçmemi  belirttiler. Orayı aradım. İlgiler "biz yakalamakla görevli değil, gerekli nakil işlemi yapmakla görevli olduklarını, belediyelerin yakalamakla görevli olduklarını"söylediler. Bende "belediyenin ilgilenmediğini söyleyince", "öyle bir şey olmaz, ben belediyeyi size yönlendireceğim" dedi.
Hakikate öyle oldu.
   Bizimle ilgilenmeyen Konak Belediyesi Kuzgunu almaya geldi. Fakat Kuzgun gider gitmez hayvanın Kuzgun bilemeden Martı dediler. Daha sonra O'nun burada duramayacağını kedi ve köpeklerin huzursuz olacağını belirttiler. Onlar getirmesi gerekirken "gelip alabilir misiniz" dediler. "Tamam dedik". Neyseki kanadında bir şey yok Aslına bir mucize oldu. Kuzgunun kanadı tedavi, gerektirmeden kendisi yavaş yavaş iyileşiyor ve uçma antremanları yapıyor. Neyse aldık getirdik. Bahçemizde, şimdiki durumu iyi. Umarım en kısa zamanda uçar.

Tuesday, June 26, 2012

Adım Adım Savaş


   Arap Baharı olarak adlandırılan, rüzgar aslında kötü bir rüzgar olduğunu sağduyulu ve gerçekleri gören herkes biliyor.Arap Baharı değil, Arap Kışı aslında.Güya halklar kendine özgürlük ve demokrasi getiriyordu. liderlerini devirerek. Gerçek bu mu? Öyle olsa Batılı olarak adlandırılan güçler, neden yıllarca düşmanca aşağılayıcı gözlerle bakan Arap Baharının geçtiği topraklardaki insanların iyiliklerini istesinler ve birde bunun için silah gücünü kullanıp ve Halkları deviremediğini Nato devirsin.
   Aslında her şey 1 Dünya Savaşının Osmanlı İmparatorluğu 'nun Ortadoğu topraklarında  olan şeylerin tersten okunması ya da paralel olarak okunması gibi bir şey. Orada da batılı ajaların ayaklamalarda ki rolü biliniyor. Ne oldu? Daha beter oldu. Batılı emperyalist güçlere teslimiyet.

    Peki emperyalistlerin asla istemedikleri isimler şuan lider oluyor  Kuzey Afrika'da ve hiç ağızlarını açmıyorlar. Aslında olay yeni bir düşman yaratıp bir yerlere saldırmak. Irakla başladı Afganistanla devam etti ve oraları mahvetti. Aslında istediğini yaptı düşman kalmadı.Büyük Ortadoğu projesini yoluna koymak için  Arap Baharını destekledi fakat kendine istediği düşmanı yarattı. Çünkü Avrupalı liderler arası iyi olan ülkelere saldırmak için mazeretleri yoktu, oldu.
    Diğer taraftan Türkiye. İşte zor kısım o.Yıllar önce Türkiye içten siyasi çekişmeler ve düşüncelerle zayıflatma ve Ortadoğu'da yaşanan kargaşanın içine "adım adım" sokmak. Her şey Türkiye'nin elinde mi? Zannetmiyorum. Osmanlı'nın da elinde değildi ve olan oldu. Burada mühim olan içimizdeki birliği sağlamak. Osmanlıda birlik bozmuş ama Mustafa Kemal'i  hesap edememişlerdi.
     David Lloyd George 'nin dediği gibi: "Arkadaşlar yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk Milleti'ne nasip oldu. Mustafa Kemal dehasına karşı elden ne gelirdi" sözünden yola çıkarak acaba bir dahi daha Türklerden çıkar mı?

Sunday, June 24, 2012

Bir İddia

 Son zamanlarda Türkiye'de  bazı şehirlerde bazı semtlerde insanların beslediği sokak hayvanları kayboluyormuş. Bazı şehirlerde köpekler, bazılarında ise kediler çok kayboluyormuş. Bunların belediyeler ilgi yok. Yukarıda yazdığım gibi temiz beslenen kediler. Bazı kötü insanlar bunları yiyen Uzakdoğulu insanlara tabi ki el altında satıyormuş.Ya kaçak olarak ülke dışına gönderiyorlar ya da burada yaşayanlara satıyorlar.Aklıma TBMM'de bir milletvekilinin söylemi geldi. Güneydoğu'da bir şehir çalışan Uzakdoğulu insanların bulunduğu yerde sokak köpeklerinin azalması. Umarım asılsız dedikodudan ibaret iddialardır.

Saturday, June 23, 2012

Kanadı Sakat Kuzgun

  Üç gündür bir apartmanın bahçesinin bir karga kuşunun Kuzgun türü.Kanadı sakat bir şekilde yaşama tutunmaya çalışıyor hayvanseverler sayesinde. Hani "Devlet başa, Kuzgun leşe" derler ya işte bu Kuzgun o karga türü.
  Bu tür genel şehirde bulunmaz. Daha çok tepelerde, dağlık, bağlık yerler de yaşar. Ama nasıl olmuşsa İzmir'de sahil kenarında bir apartmanın garaj bahçesine düşmüş.Yaklaşmak kolay değil. Özel bir aletle yakalanması lazım. Yabani bir kuş. Can yakabilir.Tedavi edildikten sonra ya doğal ortamına ya da hayvanat bahçesine verilmeli. 
  Üç gündür İzmir Konak belediyesinin amblunsa hizmetinde yararlanmak istedik Geliyoruz deyip, olayıp, gelmediler. Belediye başkanı hakan tartan'a mesaj attık. Halkçı başkan oralı bile olmayıp, cevap bile vermedi. 
  Umarım bir çözüm buluruz.
  

Friday, June 22, 2012

Boyoz ve Gevrek

    Çok imrendim, bende bazı yiyecek simgeleri üzerine yazı yazayım dedim. İzmir özellikle bir tanesi kendisiyle diğeri ise adıyla simgeleşmiş iki tane yiyeceğinden bahsedeceğim.
    Yazının başlığından anlaşılacağı gibi, boyoz ve gevrek konu.Boyoz bir Yahudi böreğidir. İspanyol Yahudilerinin yani Ladinoların İzmir'e kazandırdığı bir börektir.Bu börek ev fırınlarında değil, bildiğimiz büyük pastane ya da ekmek fırınlarında yapılır. Çok zordur yapımı. Yuvarlak şekilde yapılır.Özellikle sabah kahvaltısında yenir. Yağılı bir börektir, ama asla midenize oturmaz.Boyoz arkadaşları vardır. En önemli arkadaşı haşlanmış yumurtadır. İki birlikte harikadır. Bir de demli çay.
   Gevrek ise İstanbul ve Ankara simitinde farklıdır. Bizde gevrektir Yayvan bir yuvarlaklığı vardır. Gevrek gibi yayılmadan gelir. Yaparken susamlanmadan önce pekmeze batılır. Bazen boyozla birlikte de  yenir. Arkadaşı tulum peynirdir. Ve tabi ki demli çay. Yerine göre domates, salatalık ve zeytinde konur.
   İzmir'e gelipte bunları yemeden gidilmez.Afiyet olsun

Wednesday, June 20, 2012

Yine Bir Kedi Vahşeti

Yine bir kedi vahşeti.Haberi gece tam 03:00 te gördüm ve şok oldum.Haberin linki paylaşıyorum. Bu aslında o kedi besleyen garson arkadaşın üzüntü için paylaşıyorum. Çünkü o sokak kedisini besleyen o garson arkadaşmış. http://gundem.milliyet.com.tr/kediyi-tuvalette-katletti/gundem/gundemdetay/19.06.2012/1556063/default.htm

Tuesday, June 19, 2012

Bir Şeyler Yazmak (Terör)

   Son günlerde polislere ve askerlere yapılan saldırılar malum. Herkes düşüncelerini yazıyor. Güzel bir şey bu olaylar karşısında susmayıp bir şeyler yazmak.Tarihe not düşmek.
   Malum Türkiye'nin düşmanları çok. Terör örgütlerinin üyelerinin yetiştirdikleri ülkelere bakın, ne yazık ki iş birliği içinde olduğumuz ülkeler. Bence asıl oradan başlamak lazım.Bu kişiler silahları nereden buluyor, parayı nereden buluyor oradan başlamak lazım
   Diğer taraftan gencecik askerlerin ölmesi. Bu işi daha profesyonel seviyede yapmak lazım. Çünkü bu iş, Vatan Millet Sakarya ile olmaz. Bu duygu mutlaka herkeste vardır . Ama uzman olmak başka bir mağfiret. Çünkü bu savaş değil. Savaşta cepheler bellidir. Düşman nereden saldıracak bellidir ve savaşılır ama bu saldırlar farklı.Bu terör
   Dahası, ülkemizin savunma gücü, silah seviyesi ne kadar yüksek. Zamanında bu ülkede büyük yolsuzluklar yapanlar, banka soyguncuları, vergi vermeyen bazı büyük mükellefler, bu ülkeye büyük kötülük yapmıştır Alınan vergiler ve ülke kasasına girmesi gereken paralar olsaydı, ordunun teknolojik silah gücü de yüksek olurdu. Askerin kullandığı silahlar ve bizim zamanında yapmamız gereken yatırımlar.İnsansız hava aracı gibi.
   Birde uygulanan politikalar. Bir Devlet olarak sürekli ve sürdürülebilir kesin yol haritamız yok.Dahası bazı politikacıların yanlış politikaları bazı kişilerin ve düşmanlarımızın avucunu ovuşturdu.Ankara'da Bilkent Üniversitesi'nde okurken tanıdığım, Ankara'da doğup büyümüş, gerçekten Kürtlük Politikasıyla alakası olmayan arkadaşlarımla tanışırken, klasik üniversite ortamında tanışırken hani "nerdensin muhabbeti" Kürt kökenli arkadaşlarım kız ya da erkek önce Kürt olduğunu söylüyordu. İsimleri Kürt isimleri değildi. Ben kendimi tanıtırken İzmirliyim diyorum. Kimse Türk'müsün diye sormuyordu? Çok mu belli oluyordu, İzmirli olduğum, bilmiyorum. Onların da Kürt olduğu belli olmuyordu. Ama neden Kürt olduklarını söyleme ihtiyacı duyuyorlardı? Kız ya da erkek. Hiç sormadım. Demek ki bazı sıkıntılar vardı ve söyleme ihtiyacı duyuyorlardı.
   Ekonomik açıdan baktığımızda durum vahim. Tabi bu, oradaki bazı kişilerin dağa çıkması anlamına gelmemeli. Ama oradaki insanlar dışlanmış gibi. Kimse oralara gitmiyor. Sorun bu? Terör örgütünün yapmak istediği orayı boşaltmak . Halbuki biz oraları insanlarla insanlarımızla doldurmamız gerekir. Bakın, Doğu dizilerine en güzel turistik yerleri gösteriyorlar ama giden? Maddi imkanı olmayan hariç tabi ki. Oraları, Güneydoğu ve Doğu'yu, Ülkenin Çin'i yapmak gibi bir fikir attı "biri" "kendine iş adamı diyen biri" ki tamamen kendi menfaatini düşünerek. Çin'de fabrikalar var. Doğru. Haldır haldır çalışan farikalar var. Doğru. Yatırım var, aş var. Doğru. Peki terörü engeller mi? Fabrika olunca terörist saldırmaz mı? Saldırır. Orayı Çin değil, kendi Ülkemiz yapmak lazım. İnsanlarla doldurmak lazım. Turizm bunu için en iyisi.Turizm insanları kaynaştırır. Hani okulda, hocalarımız, evde annelerimiz ve babalarımız "git turistle konuş, dilin gelişsin" derlerdi ya.İşte bu. Olay bu değil, işin özü oradaki insanların iletişim kurmaya ihtiyacı var. İhtiyacımız  var. 
   Turizmin ekonomik katkısı olur mu? Evet. Tesisi yapmak için işçiye ihtiyaç var. Otelin malzemelerini karşılamak, özellikle tekstil ürünlerini karşılamak. Güneydoğu'dan ve Doğudan alınabilir En temiz topraklar orada.Hayvancılık ve tarıma önem verdik mi, otellerin bütün ihtiyaçları oradan karşılanır. Oraya Uçak şirketleri  düzenli giderse daha fazla ulaşım için istihdam. Gelen turistlerin otele transferi için servisler gerekli yani istihdam . Otel çalışanlar tabi ki istihdam.Bunlar mutlaka yeni ekonomik gelişmeler sağlar.Aynı zamanda Doğu ve Güneydoğu'nun yemekleri Gastronomiyi'de geliştirir.
   Bence oraları insanla doldurmamız gerekli. Oraların güvenliği yani sınırlarımızı askerle koruduk mu terörün yapılması etkilenir.Teröristlere Lanet Olsun.
     

Tuesday, June 12, 2012

Aşk İçin Neler Yaparsınız?

  Sevdiği için insanlar kadın veya erkek neler yapabilir? Gazetelerde çok okuyoruz, şunu yaptı, bunu yaptı.Kimi şehir değiştirir, kimi ülke değiştirir, kimi ailesini karşısına alır ailenin istemediği biriyle evlendi diye,  kimi din değiştirir. Son yıllarda en çok okunan organını bağışlamak.Sevdiği yaşasın diye. Bu daha çok evliler arasında görülüyor.
  Peki neden bazı insanlar sevenler kavuşmak için bir şeyler yapmak zorunda. Belki sevgileri güçlü olduğu için.Mesela din değiştirmek.Zor olanlardan bir tanesi. Bizim gibi ülkelerde çok görülüyor.Çünkü geçmiş yaşan bazı olayların izleri kalmıştır. Bugün belki bunlar çok görülmüyor ama eski zamanlarda hep görülmüş.
  Düşünün, bir Yahudi'nin, bir Müslüman ile evlenmesi. Felaket. Yahudi kız veya erkek ailesi tarafından dışlanır.Aynı şey Müslüman erkeğin ya da kızında başına gelir.Hatta öldürmeye bile kalkarlar. Aynı şey Hristiyan Müslüman arasında da olur. Burada kadın veya erkeğin hangi dinden olduğu önemli değil.Nasıl dayanılır bunca şeye? Sevgiyle sabırla.
  Sevgi ve sabır ve saygı en büyük dayanaktır iki sevgili arasında. Yılmamak isyan etmemek her şeye ama her şeye.İşte zaten o zaman anlaşılır Aşk'ın ne olduğu.Aşk için neler yaparsınız(?) sorusunu cevabı: Bir şeyler yapmak değil, engellere ve zorluklara birlikte elele katlanmaktır.

Tuesday, June 5, 2012

Bilgi

  Yazı yazma hakikaten zor. Kelimeleri kafanızda bir araya getirip, cümleleştiriyorsunuz ama bunu yazı dökmek başka bir hal alıyor. Ne yazayım diye düşünüyordum aklıma ekonomi geldi.Bir ekonomist değilim. Ayrıntılı bir yazı yazamayacağım sadece bilgi amaçlı bir yazı.
  İktisatçı Mahfi Eğilmez hocanın  takipçisiyim..Üniversite yıllarında Ntv'de program yaparken tanıdım. Sonra kotum fakat blogda tekrar yakaladım. www.mahfiegilmez.com kedime yazılar blogunda ağırlık Türkiye ekonomisi olmak üzere yazılarını bilgilerini paylaşıyor. Çok öğretici ve açıklayıcı. Gazetelerden televizyonlardan öğrendiğiniz ekonomi bilgileri ile ülke ekonomisinin ne durumda olduğunu anlayabiliyorsanız Mahfi Eğilmez Hoca'nın yazılarını da anlaya bilirsiniz.Yorum yapanlarla birlikte harika bir bilgi paylaşımı oluyor.
  Benim esas dikkat yazmak istediğim iki şey var. Birinci  yorum yazmanın önemi. Bloglarda yakaladığınız yazıya yorum yazmak çok önemli çünkü yazıya değer katıyor, yazının içeriğine göre her anlamda. İkincisi bilgi paylaşmanın önemi. Zaten benim bahsetmek istediğim bu ve sizi de bilgilendirmek.
  Mahfi Hoca' nın yazdığı yazıya yorum yapan Caneren adlı .arkadaş ekonomide Merkantilizm diye bir akımdan bahsetti.Tabi bilenler için bilenen bir akım. Akım ekonomi akımı. Günün yapılan Ticaret şekli. Ortaçağ Avrupası'nın ürünü.Merkantilizmi internette araştırdım ve Vikipedi'da ayrıntı bir şekilde yazılmış, biraz uzunca.Özellikle Merkantilizmin tanımını ve amacını okursanız mutlaka yaşanan bazı ekonomik durumlarla benzerlik kuracaksınız.
   Geçmişte olmuş yeni öğrendiğim bu akımı, sizinle paylaşmak istedim.
  

Diğer Yazılarım/My Other Articles

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...